بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي ظِلَٰلٖ وَعُيُونٖ ٤١

Kötülüklerden sakınanlara gelince anlar ağaç gölgeleri altında ve pınar başlarındadırlar.

– Seyyid Kutub

وَفَوَٰكِهَ مِمَّا يَشۡتَهُونَ ٤٢

Canlarının çektiği meyvalarla başbaşadırlar.

– Seyyid Kutub

كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ هَنِيٓـَٔۢا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ ٤٣

Yapmış olduğunuz iyiliklerin karşılığı olarak şimdi afiyetle yiyiniz ve içiniz.

– Seyyid Kutub

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ ٤٤

Biz iyilik yapanları, İşte böyle ödüllendiririz.

– Seyyid Kutub

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٤٥

O gün inkarcıların vay haline!

– Seyyid Kutub

كُلُواْ وَتَمَتَّعُواْ قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجۡرِمُونَ ٤٦

Şimdi yiyiniz, azıcık safa sürünüz, sizler suçlusunuz.

– Seyyid Kutub

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٤٧

O gün inkarcıların vay haline!

– Seyyid Kutub

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱرۡكَعُواْ لَا يَرۡكَعُونَ ٤٨

Onlara «rükûa varın» dendiğinde rüküa varmazlar.

– Seyyid Kutub

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٤٩

O gün inkârcıların vay haline!

– Seyyid Kutub

فَبِأَيِّ حَدِيثِۭ بَعۡدَهُۥ يُؤۡمِنُونَ ٥٠

Onlar Kur'an'a inanmadıktan sonra hangi söze inanacaklar?

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu